POEZİYA ÇƏLƏNGİ: Karabağ’a Mektup…

Abdurrahim Karakoç

Kimileri baştan çıkar,
Kimileri başa kakar,
Balıklar başından kokar,
Başımız yok ki, korkalım.

Rahmetle anıyoruz…

ŞİMDİLİK

Irgalamaz açlık bizi,
Aşımız yok ki korkalım.
İpi kırmış iş krizi,
İşimiz yok ki korkalım.

Devrilip olmuşuz lata,
Çürümüşüz yata yata,
Gelirse, hoş geldi balta,
Yaşımız yok ki korkalım.

Kuyudan çıkmaz yüceler,
Koltuğa sığmaz cüceler,
Varsın bitmesin geceler,
Düşümüz yok ki korkalım.

Alsınlar dağı, ovayı
Çalsınlar türlü dâvâyı,
Kullar bölüşsün havayı,
Kuşumuz yok ki korkalım.

Yaptık özene, bezene,
Doyduk maddeci düzene,
Gökten taş yağsa bize ne?
Boşumuz yok ki korkalım.

Adamlar adam yiyorlar,
Acımak ne? Bilmiyorlar,
Et çiğnemek zor diyorlar,
Dişimiz yok ki korkalım.

Kulağa yetmez çağrımız,
Dinmez sızımız, ağrımız,
Dört mevsim yanar bağrımız,
Kışımız yok ki korkalım.

Kimileri baştan çıkar,
Kimileri başa kakar,
Balıklar başından kokar,
Başımız yok ki korkalım.

‘Şey’ dedi, yutkundu, eğdi başını

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı…
Bir baktı konağa alttan yukarı,
‘Vay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
‘Çay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
‘Say’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: ‘memleketin neresi gardaş? ‘
‘Köy’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini… vazgeçti birden,
‘Oy’ dedi, yutkundu, eğdi başını.

Y O L

Hayat kapısından tek-tek,
Her giriş ecele doğru.
Toprakta sürünür bebek,
Her karış ecele doğru.

İster yürü, ister bekle,
İster çıkart, ister ekle,
Geç kaldım diye gam çekme,
Her varış ecele doğru.

Ayaklar zemine değer,
Analar yavrusun döğer,
Kalpten damara kan yağar,
Her vuruş ecele doğru.

Yürü, koş, uyu, otur, kalk
Yukarı bak, aşağı bak,
Dört yana dönmeyi bırak,
Her duruş ecele doğru.

Bir el yapar, bin el bozar,
Gün alçalır, gölge uzar,
Önü kundak, sonu mezar,
Her yarış ecele doğru.

Karabağ’a Mektup…

Bahtına ağlayan, Azeri kızı,
Sen Karabağ dersin, ben karayazı,
Boşlukta çırpınır Türk’ün avazı,
Sanma ki dertlerin azı bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

‘Gel gardaş’ diyorsun, gelecek yol yok,
Şehitler kabrine koyacak gül yok,
Çilesiz saat yok, kavgasız yıl yok,
Kurşunlar sizdedir, sızı bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Türkmen’e mi, Kırgız’a mı yanmadım,
Tatar’a mı, Çerkez’e mi yanmadım,
İmdat diyen bir söze mi yanmadım,
Uygur’un,Özbek’in gözü bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Müslüman, Türk olmak suçumuz bizim,
Öfkeyle doludur içimiz bizim,
Bir günde ağarır saçımız bizim,
Yüz iki belanın yüzü bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Kendimizden koptu kendi bağrımız,
Zulüm girdabında yandı bağrımız,
Hedef tahtasına döndü bağrımız,
Alevler sizdeyse közü bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Komünizm sağırdı, demokrasi kör,
Batıdan beslenir her türlü terör,
Haçlı mumyaları uyandı bak gör,
Kaç asrın silinmez izi bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Birleşmiş milletler benzedi sirk’e,
Sadistler musallat edildi şarka,
İsrail Arap’a, Ermeni Türk’e,
Kısmet bazı sizde, bazı bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Yeni bir oyun var burada şimdi,
Üçüncü piyonda sırada şimdi,
Mitterand, Bush, Yeltsin nerede şimdi,
Katilin, kalleşin pozu bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Böyle geldi, böyle gitmez bu oyun,
Zalimleri iflah etmez bu oyun,
Umdukları gibi bitmez bu oyun,
Mazlumun ekmeği, tuzu bizdedir,
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Müslüman’ız, Türk’üz haktan yanayız,
Adaletle süt emziren anayız,
Aşk harcıyla vücut bulmuş binayız,
Âti bizde saklı, mâzi bizdedir,
Sevginin, şefkatin özü bizdedir.

22.03.1992.

Bu xəbəri paylaşın: